hayırlı bir iş yapmak

1 qui convient iyi [i'ji]

◊

une bonne idée — iyi bir fikir

◊

être bon pour la santé — sağlığa iyi gelmek

2 réussi güzel [ɟy'zel]

◊

Le repas était très bon. — Yemek çok güzeldi.

◊

de bonnes vacances — güzel bir tatil

◊

Bon anniversaire ! — Güzel bir yaşgünü olsun !

◊

Bonne année ! — Güzel bir yıl dilerim !

3 gentil, charitable iyi [i'ji]

◊

être bon avec qqn — birine iyi davranmak

◊

faire une bonne action — hayırlı bir iş yapmak

4 compétent iyi [i'ji]

◊

un bon médecin — iyi bir doktor

◊

être bon en dessin — iyi resim çizmek

5 c'est bon ! Yeter !

6 grand -den az olmayan

◊

trois bons kilomètres — üç kilometreden az değil

7 pour de bon kesin olarak

◊

Il est parti pour de bon. — Dönmemecesine gitti.

1 sentir bon hoş kokulu

2 il fait bon buranın ısısı hoş

n m

1 gentil iyi insan

◊

les bons contre les méchants — iyiler kötülere karşı

2 avoir du bon iyi yanları olmak

n m

geçici makbuz

◊

un bon de commande — sipariş mektubu

1 qui convient iyi [i'ji]

◊

une bonne idée — iyi bir fikir

◊

être bon pour la santé — sağlığa iyi gelmek

2 réussi güzel [ɟy'zel]

◊

Le repas était très bon. — Yemek çok güzeldi.

◊

de bonnes vacances — güzel bir tatil

◊

Bon anniversaire ! — Güzel bir yaşgünü olsun !

◊

Bonne année ! — Güzel bir yıl dilerim !

3 gentil, charitable iyi [i'ji]

◊

être bon avec qqn — birine iyi davranmak

◊

faire une bonne action — hayırlı bir iş yapmak

4 compétent iyi [i'ji]

◊

un bon médecin — iyi bir doktor

◊

être bon en dessin — iyi resim çizmek

5 c'est bon ! Yeter !

6 grand -den az olmayan

◊

trois bons kilomètres — üç kilometreden az değil

7 pour de bon kesin olarak

◊

Il est parti pour de bon. — Dönmemecesine gitti.

n f

hizmetçi [hizmet'ʧi]

n f

1 acte iş [iʃ]

◊

faire une bonne action — hayırlı bir iş yapmak

2 mücadele [myʤaːde'le]

◊

mener une action contre un projet de loi — bir yasa tasarısına karşı mücadele etmek

3 effet etki [et'ci]

◊

l'action d'un acide — bir asitin etkisi

◊

l'action d'un médicament — bir ilacın etkisi

4 intrigue konu [ko'nu]

◊

L'action du roman se situe dans le désert. — Romanın konusu çölde geçer.

n f

part de capital hisse [his'se]

◊

acheter / vendre des actions — hisse satın almak

Werk <-(e) s, -e> [vɛrk] nt

1) ( Geschaffenes, Handlung) eser, yapıt; ( Arbeit) iş, çalışma;

sämtliche/ausgewählte \Werke bütün/seçilmiş yapıtlar;

das ist sein \Werk bu onun işi(dir);

ein gutes \Werk ( an jdm) tun (birine) bir iyilik etmek [o yapmak], (birine) hayırlı bir davranışta bulunarak sevap işlemek [o kazanmak];

sich ans \Werk machen işe koyulmak

2) ( Fabrik) fabrika; ( Unternehmen) işletme; (Kraft\Werk) santral; (Berg\Werk) ocak;

Lieferung ab \Werk fabrika teslimi

3) ( Mechanismus) mekanizma